Eliçe sözlerine şöyle devam etti
'Benim sanat hayatına girmemdeki sebep karnıyarık yemeğidir. 14 yaşında ailecek ekonomik zorluklar içinde olduğumuz bir dönemde ben karnıyarık yemeğini çok severim. Üç gün aynı çorbayı içtiğimiz dönem olabilir insan hayatı bu. Düşmez kalkmaz bir Allah. Okuldan geldim ve o mahallede evin orada karnıyarık kokusunu alınca hemen anneanneme koştum. Onun karnıyarık yaptığını düşündüm ve anneanne karnıyarık mı var? Dedim. Onun yüzünü asla unutmam ağlamaklı bir şekilde ‘karnıyarık yok çorbamız var’ dedi.
Ben ders çalışmaya gittim. Aradan bir saat geçti ve küçük bir tabakta karnıyarıkla geldi yanıma yan komşudan istemiş. Ve o kadar trajik bir olaydı ki benim için 14 yaşındaydım o gün karar verdim 15 yaşında sahnelere çıktım dans ettim. Suç ortağımda anneannemdir. Karnıyarık sebep oldu. Annem karşı çıktı hatta dayak yedim. Daha sonra herkes her şeyi kabullendi. Allah’ta yürü ya kulum dedi. İyi insanlar karşıma çıktı ve bugünlere kadar geldik. Mahallenin en güzel kızıydım. Birazda güzelliğime güvendim kabiliyetimde vardı arkama ailemi de aldım. Böylelikle girdik sanat dünyasına.’
Hayatının dizi gibi olduğunu söyleyen Pınar Eliçe, ‘Anlatmasak iyi olurdu bu senaristler bu hikayeleri çalıyorlar. Ama ileride hayatımı kitaplaştırmak istiyorum. Anılar olarak neler var neler. Kazandığım ilk paralarla anneanneme çamaşır, bulaşık makinesi ve fırın aldım. Fırında ilk pişen yemekte karnıyarıktı. O kadar bende etkisi vardır. Biri beni mutlu etmek istiyorsa evinde karnıyarık yapsın koşa koşa giderim. Haftada bir gün karnıyarık yaparız ve herkesle de paylaşırım.’ dedi.